Haber: Rahșan Apaydın Türk Haber Magazin - Cinsiyet eşitsizliği, ataerkil zihniyet ve cezasızlık; kadın cinayetlerinin arkasındaki karanlık yap
Haber: Rahșan Apaydın
Türk Haber Magazin – Cinsiyet eşitsizliği, ataerkil zihniyet ve cezasızlık; kadın cinayetlerinin arkasındaki karanlık yapının temel taşlarını oluşturuyor.
Uzmanlar uyarıyor: “Bu sadece bir kadın sorunu değil, tüm toplumun çöküşüdür”.
Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında ve sosyal medya paylaşımlarında bir rakama indirgenen kadın isimleri, aslında toplumun sessiz çığlığına dönüşüyor. “Yine bir kadın cinayeti” denilerek geçiştirilen haberler, bu ölümlerin sıradanlaştığını ve kanıksandığını gözler önüne seriyor.
Kadın cinayetleri, bireysel değil, yapısal bir sorun olarak Türkiye’nin gündeminde yer almaya devam ediyor. Cinsiyet eşitsizliği, ataerkil değer yargıları, “namus” kavramı adı altında meşrulaştırılan şiddet ve en önemlisi cezasızlık kültürü, bu ölümlerin temel nedenleri arasında gösteriliyor.
Türk Haber Magazin – Cinsiyet eşitsizliği, ataerkil zihniyet ve cezasızlık; kadın cinayetlerinin arkasındaki karanlık yapının temel taşlarını oluşturuyor.
Uzmanlar uyarıyor: “Bu sadece bir kadın sorunu değil, tüm toplumun çöküşüdür”.
Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında ve sosyal medya paylaşımlarında bir rakama indirgenen kadın isimleri, aslında toplumun sessiz çığlığına dönüşüyor. “Yine bir kadın cinayeti” denilerek geçiştirilen haberler, bu ölümlerin sıradanlaştığını ve kanıksandığını gözler önüne seriyor.
Kadın cinayetleri, bireysel değil, yapısal bir sorun olarak Türkiye’nin gündeminde yer almaya devam ediyor. Cinsiyet eşitsizliği, ataerkil değer yargıları, “namus” kavramı adı altında meşrulaştırılan şiddet ve en önemlisi cezasızlık kültürü, bu ölümlerin temel nedenleri arasında gösteriliyor.
Aşk ya da kıskançlık değil, iktidar ve şiddet
Failler, çoğu zaman işledikleri cinayetleri “aşk”, “tutku” ya da “kıskançlık” gibi gerekçelerle savunuyor. Oysa uzmanlara göre bu açıklamalar, yalnızca erkek egemen şiddetin üstünü örtmeye yarıyor. Kadın hakları savunucuları, bu cinayetlerin bir sevgi göstergesi değil, kadın üzerinde tahakküm kurma isteğinin sonucu olduğunu vurguluyor. Her ölüm, erkek şiddetinin yeniden üretildiği bir yapıdan besleniyor.Toplum da bu suçlara ortak oluyor
Sokakta, medyada ya da ev sohbetlerinde duyulan ülkemizde geniş yankı yapıyor. “Gece dışarıda ne işi vardı?”, “Kendisi davrandı öyle” gibi ifadeler, kurbanı suçlayan zihniyetin yansımaları mevcuttur. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre, bu ölümler sadece katilin suçu değil. Ona bu cesareti veren sosyal ortam, kültürel kodlar ve adalet sisteminin yetersizliği de cinayetin bir parçası.İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak çözüm değil, sorunların derinleşmesidir
2021 yılında Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi sancılı oldu. Kadın hakları savunucuları tarafından ciddi bir geriye gidiş olarak yorumlandı.. Hukukçular, sözleşmenin kadınları koruma konusunda net hükümler içerdiğini ve etkin uygulandığında hayat kurtardığını belirtiyor. Kadın dernekleri ve sivil toplum kuruluşları, sözleşmeye yeniden dönülmesi şart oldu. 6284 sayılı yasanın eksiksiz uygulanması ve faillerin caydırıcı cezalara çarptırılması gerektiğini vurguluyor.Zihniyet değişmeden çözüm mümkün değil
Uzmanlara göre en kalıcı çözüm, toplumsal cinsiyet rollerini yeniden verilmelidir. Yeni kuşaklara eşitlikçi bir bakış açısı kazandırmaktan geçiyor. Erkek çocuklara küçük yaşta kadınlara saygı, eşitlik ve şiddetsiz iletişim öğretilmeli. Medyanın rolü de bu noktada büyük. Cinayet haberlerinin sansasyonel başlıklarla değil, toplumsal bağlam içinde, bilinç oluşturacak şekilde verilmesi gerekiyor.TürkHaberMagazin sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.

